31 Mart yerel seçimlerinden önce kaleme aldığım bir makalemde parti gözetmeksizin milyonlarca insanın desteklediği Sayın İmamoğlu ve Sayın Yavaş’ın üzerine basarak siyaset yapmak İYİ Partiyi ŞAH’a değil MAT’a sürükler demiştim.
Nitekim bu hamle ve yapılan bir çok hata İyi parti seçmenini Chp’ye oy vermeye itmişti. Ki buna Siyasal iletişim ve Basın Danışmanlığını yaptığım Sayın Hakan Peker’in Safranbolu Belediye Başkan Adaylığı sürecinde birebir şahit oldum.
Nasıl mı? İyi Parti Safranbolu’da 2019 yerel seçimlerinde 4 bin 500, 2023 genel seçimlerinde de 5 bin 293 oy alırken 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde anca 1093 oy alabildi.
Oysaki Sayın Akşener, Sayın İmamoğlu ve Sayın Yavaş’ı hedefe almak yerine CHP’nin 20 milletvekili vererek meclise soktuğu İyi Partinin buna karşılık 2018 genel, 2019 yerel ve 2023 genel seçimlerinde Millet İttifakına verdiği destekle CHP’nin İYİ Partinden daha fazla milletvekili ve Belediye Başkanı çıkarmasına yardımcı olduğunu ve o bir türlü bitmek bilmeyen 20 milletvekili diyetini fazlasıyla ödediklerini… Devamında 6’lı masadan “Cumhurbaşkanı adayı 6’lı masayı oluşturan genel başkanlardan olmayacak” kuralının diğer parti başkanlarının milletvekilliği pazarlığı karşılığında Sayın Kılıçdaroğlu’nun aday gösterildiği ve masadan bu yüzden kalkıldığı bu topluma anlatılsaydı bugün bu ülkede Yeniden Refah Partisi değil seçimlere hür ve müstakil girerek başarı sağlayan İyi Parti konuşuluyor olurdu.
Elbette İyi Partinin başarısızlığının faturasını sadece Sayın Akşener’e yüklemek garip olur. Örneğin; 11 milyon seçmen olan İstanbul’da Sayın İmamoğlu 4 milyon 432 bin oy alırken sadece 54 bin 619 oy alan Sayın Buğra Kavuncu’nun bu başarısızlıkta hiç mi payı yoktu?
O zaman burada çıkarılması gereken en önemli sonuç; geçmişte içişleri bakanlığı yapan, yıllarını siyasete adayan ve mükemmel bir siyasi donanıma sahip olan Sayın Akşener’in “bilgi, birikim, donanım, siyasi öngörü ve siyasi analiz” yapabilen bir ekip kuramamıştı.
Şimdi gelelim Sayın Sayın Akşener’in İyi Parti Genel Başkanlığından istifa ediyorum ve aday olmayacağım söylemine. Bakıldığında gayet demokratik ve alkışı hak eden bir davranış gibi gözükse de Sayın Akşener’in A takımında yer alan bazı isimlerin Sayın Dervişoğlu paylaşımları yapması bu seçimin demokratik değil antidemokratik bir seçim olacağının göstergesiydi. Bu durumda başarısız olduğu için istifa ettiğini söyleyen Sayın Akşener’in kimi işaret ettiğini bilmek için kahin olmaya gerek yok diye düşünüyorum. Eğer Sayın Akşener tarafsız olmak yerine Sayın Dursun Müsavat Dervişoğlu’nu desteklediğini söylerse bu Sayın Akşener’in Sayın Mehmet Tolga Akalın ve Sayın Koray Aydın’ı perde arkasından yönetemeyeceği ve böylelikle sadece Sayın Akşener değil Sayın Akşener’in A takımınında işlevsizleşeceği anlamına gelirdi.
Elbette Sayın Dervişoğlu ve Sayın Aydın’ın siyasi tecrübesine laf söylemek benim haddime değil. Ama bu her iki isminde İyi Partiye seçmen potansiyeli sağlayacağını asla düşünmüyorum.
Peki İyi Parti’nin Genel Başkanı kim olursa parti ivme kazanır diye sorarsanız. Ben hiç düşünmeden Sayın Akşener derim. Ama Sayın Akşener yoksa o zaman bu 3 aday içinden size söyleyeceğim isim “İYİ Parti Kurucular Kurulu Üyesi ve 5 dönem GİK üyeliğine seçilen devamında Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı, Milli Güvenlik Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı ve hali hazırda İYİ Partinin Göç Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı yapan” Avukat Mehmet Tolga Akalın Bey derim. Çünkü Sayın Akalın’ın İYİ Parti Genel Başkan adaylığını açıkladığı günden bu yana hemen hemen katıldığı bütün televizyon programlarını izlediğim için bilgi ve birikimi kadar yaptığı bütünleştirici ve yapıcı söylemleriyle İYİ partiye İYİ bir ivme kazandıracağını düşünüyorum.
Umuyorum ki Sayın Akşener kendisi gibi İYİ Parti delegelerininde hür ve müstakil bir şekilde oylarını kullanmasını sağlar.
Hakan Sönme