Eğer bugünün iktidarı 15 Temmuz’da cemaatçi subaylar tarafından yapılan darbe girişiminden biraz ders çıkarmış olsaydı bugün; Kara Harp Okulundan mezun olan 960 teğmenden sadece 300-350’sinin “Mustafa Kemal’in Askeriyiz” dediğini ve geri kalan 600’e yakın teğmenin (kimin) askeri olduğu sorgulanırdı.
Gelelim Teğmenlerin kılıçlı yemininden tam 4 gün sonra Sayın Erdoğan’ın 21. İmam Hatipliler Kurultayı’nda ‘Oradaki birkaç tane kendini bilmez, bunlar da evvel Allah temizlenecek. Biz buralara durup dururken gelmedik. Bu 30 kişi olabilir, 50 kişi olabilir. Kim olursa olsun, bunların ordumuzun içinde bulunması mümkün değil. Bunları temizleyeceğiz’ ‘Siz bu kılıçları kime çekiyorsunuz?’ ifadelerine.
Öncelikle rahatsız olunan konu; Teğmenlerin Mustafa Kemal’in Askerleriyiz söylemleri mi? Ellerindeki kılıçları havaya kaldırmaları mı? Yoksa tarihsel olarak gelenekselleşmiş ancak 2016 yılında Ak Parti iktidarı döneminde “yasaklı” hale getirilen eski subaylık metninde geçen “laik, demokratik Cumhuriyet” ve “karşılarında bizi bulacak”, “kılıçlarımız keskin ve hazır olacaktır” söylemeleri miydi?
İyi de 2002 yılından 2016 yılına kadar olan 14 yıllık süre boyunca eski tarihsel içerikli ant metnini okuyan teğmen tarafınıza kaç defa darbe girişiminde bulundu.
Ya da madem teğmenlerin kılıçlarını havaya kaldırması size göre bir tehdit unsuru ve siz de bunun için ‘Siz bu kılıçları kime çekiyorsunuz.? Diyebiliyorsanız o zaman biz de Atatürk düşmanı olduğu tescillenen, yüce Allah’ın evi olarak bildiğimiz Camii’ye elinde kılıçla çıkan Diyanet İşleri Başkanına “sen elinde kılıçla hutbeye çıkarak neyi ima etmeye çalışıyorsun?” diyebilmeliydik.
Oysaki gel artık bitsin bu hasret dedikleri, uğruna göz yaşı döktükleri için “ne istediyseler verdik” denilmedi mi? Örneğin; (emniyet, yargı ve TSK) gibi. Ne istediyse verilen Fetöcü hâkim ve savcılar değil miydi Ergenekon ve balyoz davaları adı altında onurlu Türk Subaylarını sahte delil, belge ve uydurma tapelerle ceza evine tıkanlar. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin namusu Kozmik Odayı yine Fetöcü savcı, hâkim ve polislerin talan edenler. ‘Türkiye bağırsaklarını temizliyor’ diyenler. İntihar eden Ali Tatar yarbay için ‘hesap vermeden nereye gidiyorsun’ haysiyetsizliği. Savcısı Zekeriya ÖZ için methiyeler düzüp onu kahraman ilan edenler ‘Beraber yürüdük biz bu yollarda. Beraber ıslandık yağan yağmurda’ dediklerinden başkası değildi.
Sonra ne mi oldu; Fetö, ne istediyseler aldıkları Ak Partiye 15 Temmuz’da darbe girişiminde bulundu. O birilerini de cemaatçi askerler, polisler, hakimler ve polisler değil. ‘Siz bu kılıçları kime çekiyorsunuz.? Dedikleri Mustafa Kemal’in Askerleri oldu.
HknSnmz
